Kiminin uzaktan görse kaldırım
değiştirdiği, kiminin uzaktan uzaktan sevdiği, kiminin sokakta görse sevmeden
geçemediği... Türkiye’nin değişmeyen, değişmemesi gereken figürleri... Sokak
köpekleri...
Dünyada benzeri azdır
Türkiye’deki sokak köpeklerinin. Batı Avrupa ülkelerinde hemen hemen hiç
göremezsiniz. Amerika’nın çoğu eyaletinde belediye ekiplerince toplatılırlar ve
sonları genelde çok da mutlu bitmez. Türk’lerin tarihine baktığımızda 1800 lü
yılların ortalarına kadar mutlu mesut yaşamışlardır. Sonra çeşitli dönemlerde
fındık kabuğunu dolduramayacak sebeplerle toplatılıp maalesef
katledilmişlerdir. Şu anda da kötü bir yasa tasarısı gündemde. 5199 sayılı
Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik öngören tasarıya göre toplatılıp “Doğal
Parklara” gönderilmeleri tartışılıyor. Doğal Park denilen yerlerde en iyi
ihtimalle kendi hallerine bırakılıp ölüme terk edilecekler. Böyle birşey mümkün
olabilir mi? Olabilir. Tabi eğer halk olarak gereken tepkiyi göstermezsek!
Şimdiye kadar gösterdik mi? Biraz. Yasa geri çekildi, düzeltileceği söyleniyor.
Vs..vs..vs. Yasa ne şekilde çıkar bilemiyorum. Bildiğim bir şey varsa, o da
sokak köpeklerimin hayatımda çok önemli bir yeri olduğu. Onlarsız yapamayacağım.
“Sokak Hayvanları İçin Bir Kap Mama, Bir Kap Su” sloganını farkındalık yaratma
adına beğensem de, aslında sokak hayvanları için çok daha fazlasını
yapabileceğimizi biliyorum. Bu yazımı bana değer katan, beni olgunlaştıran tüm
sokak köpeklerine ama özellikle Kezban, Maviş, Jackson ve Bogol’a ithaf
ediyorum.
Başlangıç
Evimle işyeri servisimin beni aldığı
durak arasında yaklaşık 3 km mesafe vardı; tam üç buçuk yıl boyunca her sabah
ve her akşam bu yolu yürüdüm. Bir gün yolumun üzerinde bekleyen sokak
köpeklerini fark ettim. Bir kangal kırması dişi (Kezban), bir beagle kırması
(Bogol), bir safkan sakallı terrier (Jackson) ve bir Sibirya kurdu kırması
(Maviş). Hepsi uyuyorlardı ve ben de usulca yanlarından geçtim. İkinci gün yine
orada olduklarını görünce, üçüncü gün yanımda bir paket kuru mama ile
yanlarında bitiverdim. Onları uyandırmamak için biraz uzaklarına döktüm mamayı.
Akşam aynı yoldan geçtiğimde mamayı yememiş olduklarını gözlemledim. Aslında bu
sonucu bekliyordum. Çoğu sokak köpeği kuru mamayı yemez. Kuru mama onların
kültürlerinde yoktur. Yiyen köpekler elbette ki vardır, ancak genelde pek
sevmezler. Ertesi sabah yaş mamayla beraber kuru mamayı karıştırıp verdim ve bu
yöntem hemen meyvesini verdi. İştahla yediler ve kendi dünyalarına geri döndüler.
Günler içerisinde iyice rutin bir hal aldı bu besleme ritüeli. Sabah bol
miktarda mama, akşam bol miktarda su koyuyordum kaplarına. Artık alışveriş
listemde yerleri vardı sokak köpeklerimin. Beni tanıyorlardı. Hatta beni
gördükleri anda sevinçten üzerime atlıyorlardı. Yağmurluk benzeri kıyafetlerle
gider olmuştum işyerine. En azından sevinçli köpeklerimin üzerimdeki hatıraları
olan çamurlar yağmurlukta kalıyordu :) Yaklaşık 1 ay içerisinde mutlu bir köpek
sürüm olmuştu. Zaten sitenin çarşısı içerisinde kaldıkları için sosyal
hayvanlardı. Pastane çalışanları, kasap, köfteci ve pek çok dükkan sahibi
tarafından seviliyorlardı ama nedense diğer insanlardan ayrı bir frekans
yakalamıştık onlarla. Peki ne kadar zamanımı alıyordu onları beslemek ve
sevmek? Fazla değil. En fazla günde 20 dakika. Nazım Hikmet, Saman Sarısı adlı
şiirinde Abidin Dino’ya “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” diye
sormuştu. Abidin Dino ise “Buna ne tuval yeter ne boya” cevabını vermişti
Nazım’a. Benim için ise mutluluğun fotoğrafını çekmek için 4 sallanan kuyruk ve
20 dakika yeterliydi.
En saf duygusal banka hesabı
Duygusal banka hesabı kavramını
duymuşsunuzdur. Duymayanlar için çok kısa bahsetmek gerekirse, “Hayatınızdaki
tüm kişiler için o kişiye özel bir duygusal banka hesabınız vardır. Eğer bu
hesaba yatırım yaparsanız, o zaman gerektiği zaman hesaptan çekim de
yapabilirsiniz.” Genel kural şudur: Az yatırım yapıp çok çekemezsiniz.
Karşılıklı güveni ve güveni oluşturan temel yatırımlardan bahseder bu kavram.
Bir insana güven verirsen güven alırsın. Ama genelde verdiğin kadar alırsın.
İş özellikle sokak köpeklerine
geldiğinde onların duygusal banka hesaplarının biraz farklı(!) işlediklerini
görürüz. “Bana bir iyilik yap, ömür boyu benden iyilik al.” Ya da “Sana hayatım
boyunca güvenmem için 5 dakika beraber yürümemiz yeterli.”
Jackson çimin üzerinde uzanmış, kendisini sevmemi beklerken... |
Kezban tüm çabalarıma rağmen kameraya bakmayı reddederken :) |
Maviş kuru mamanın kokusunu incelerken :) |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder